2 Şubat 2014 Pazar

Büyük Bütçeli Kız Tavlama Tekniği

Bir arkadaşım en sevdiğim canlı şu an için beslediğim kedimdir demişti. Bu hikâye de bir kedi var ama benim istediğim en kıymetli canlı maalesef kedi değil.
İşe yeni başlamışım pek kimseyi tanımıyorum hoş onlarda beni tanımıyor olacak ki toplantı odasına attılar. Öyle bir yer ki ölsem dört gün sonra kokumdan anlarlar. Ankara’ya yeni geldiğim için kızılay dışında yerde bilmiyorum her hafta sonu cebeciden kızılaya yürüyorum. Orada biraz dolaşıp eve dönüyorum. Birde ben rutinleri seven bir insanım hep aynı yoldan giderim fakat o hafta sonu rotamı değiştirdim kurtuluş parkından sıhhıye köprüsü altından kızılaya giderim hayatımda bir şeyler değişmiş olur diye düşündüm. Düşün bu kadar sıkıcı bir hayatım var.
Şimdi bilmeyenler için kurtuluş parkını biraz anlatayım. İçinde bir havuz, koşu parkı ve nikah salonu var. Bunun dışında bildiğin park oturma bankları ağaçları ve çimenleriyle. Neyse ben parkın içinde geçip nikah salonun oradan çıkarım diye düşünürken. Nikah salonun önünde tanıdık yüzler gördüm. Bir abimizi gördüm. İçten gelen sululuğumla vay abi hayrola yengeye kumamı getiriyorsun dedim. Abimizde yok be ela ablan evleniyor dedi. Düşünün kurumda ne kadar değerim var. İş yerinde biri evleniyor bana haber bile vermiyorlar. Bende duruma ayak uydurdum nikah salonuna girdim. Alkışlar, evetler derken gelin ve damattı tebrik etmek için sıraya girdim. İşte ne olduysa sıra bana geldiğinde oldu. Ela ablamızın kız kardeşini gördüm şuurumu yitirdim. Allahım bir insan bu kadar güzel olamaz. İşte o şuursuzlukta ela abla kardeşin senden daha güzel dedim. Kız kardeşi de olur mu benim ablam bugün en güzel kadın dedi. Bende biraz durumu kurtarayım dedim. Evet evet öyle o bir numara sende iki numarasın dedim.
Ara ara böyle şirinlikler yapıp kadın milletini kendimden soğuturum. Düğün bitti ben yola devam ettim lakin o kız benim kafamda resmen kalıcı konut yaptı. Çıkmıyor ağa. Ben beynimdeki bütün nöronları bu iş için göreve çağırdım bir plan lazımdı. O kıza ulaşmam lazım ama nasıl.
Büyük bütçeli bir plan yaptım. Kaleyi içten fethedecektim. Plan şu ela ablaya yaklaşacaktım onunla can ciğer kuzu sarması olacaktım. Daha sonra kız kardeşine ulaşacaktım en sonunda ise mutluluğun pembe pancurlu evinin ön bahçesinde elimde sepet ile heidi gibi seke seke mutlu mesut oradan buraya koşturacaktım. Plan bu.
Ben birkaç ay sonra askere gittim geri geldim. Hemen ela ablaya yaklaştım. Ne yapar nelerden hoşlanır falan öğrendim. Motoru vardı gezmeyi seviyordu eğlenceliydi. Benim sadece dansöz kıvraklığında zekam ve ara ara çok zorlarsam güldürebileceğim espiri yeteneğim vardı. Malzemeler eksik fakat o lanet olası umut çok fazlaydı.
Ela abla ile her gün bir bahane ile sohbet ediyordum. Ne dese vay öyle mi. İnanmıyorum yaa çok coolsun diyordum. Şimdi benim genlerimde sarışınlık var misal kardeşim sarı saçlı yeşil gözlü kıvanç tatlıtuğ tarzında adamken. Ben tarzan gibi adam oldum. Lanet olası genler bana gelince çekinik kalmış. Ela ablamız sarışın bal rengi gözler var. Bende kız kardeşim olsa kesin sana benzerdi. Keşke senin gibi bir ablam olsaydı diyorum. Ela abla benimde erkek kardeşim yok ama senin gibi bir kardeşim olsun isterdim.
Evet en sonunda aileye resmen yancı erkek kardeş olarak girmiştim. Ama zalim kader resmen yine ağlarını örüyordu. İş yerinde baya sorunla karşılaşıyordum. Üzerimde bir dünya sorumluluk vardı. Sabah akşam hafta sonu mesai yapıyorum işler bitmiyor. Düşünün 2010 yılbaşı gecesi ben iş yerinden akşam 10:30’da çıktım. Kızılaydan eve yürürken yolda eğlenen insanlar görüyordum ama benim kafamda işten başka bir şey yoktu. İş stresi bindikçe biniyor ben direndikçe direniyordum. Sonunda olan oldu ben paramparça oldum. Bu andan sonra iş yerinde artık duramazdım ve işimi değiştirdim. Gittiğim yerde travmayı atlatmak için birkaç ay kendimi sıfırladım. Evden çıkmıyordum insanlarla görüşmüyordum. Zaman bazı şeylerin ilacı cidden yavaş yavaş kendime geldim. İşte bu kendime gelişlerde ela ablanın kız kardeşi de geri geldi. Ela abla ile yine yakınlaşma çalışmalarına başladım. Zaten facebookta ekli. Bazen kız kardeşinin onları ziyaret ettiğini görürdüm. Bende ela ablanın kedisini bahane edip evlerine ziyarete giderdim. Ama bir türlü kız kardeşi ile karşılaşamazdım. Benden bir hafta önce ya da bir hafta sonra giderdi. Ben artık dayanamadım konuyu açtım.
Ela abla senin kız kardeşin ne iş yapıyor dedim. Öğretmen dedi. siirtin bir köyünde mecburisini bitirmiş. Eskişehire geldi dedi. Düşünün o güzel kız resmen çöl gülü gibi geliyordu bana. Siirtin insanlardan uzak bir köyünde beni bekliyormuş diye düşünüyorum.
Artık her şey hazır gibiydi. Eskişehir hemen Ankara’nın dibinde hızlı trende var. Gider görürüm dedim. Ama kader bana hiç kıyak geçmiyor ki.
Bir akşam baktım ela abla eşi falan Eskişehir’e gitmiş. Sabah facebooku açtığımda ela ablanın sayfasında baya fotoğraf gördüm. Kız kardeşi evlenmiş ve maalesef evlendiği kişi ben değilim.
2 senelik yüksek bütçeli prodüksiyonum resmen elimde patladı. Fakat bu akrabalık ilişkileri sayesinde ela ablanın oğlunun kirvesi ve dayısı oldum. Neye niyet neye kısmet anasını satayım. Derdim bununla da bitmedi. Sırf ev ziyareti yapmak için bahane ettiğim kedilerini çocuk olduktan sonra vermek istediler. İlk beni aradılar.
Ela abla beni bir sen anladın sende yanlış anladın demek isterdim. Ben senin kız kardeşini istiyordum kedini değil.
Ama dediğim gibi bazıları için besledikleri hayvan çok değerli olabiliyor. Belki ben o kadar iyi bir şekilde aileye sızdım ki. Bana kedilerini layık gördüler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder