14 Haziran 2012 Perşembe
Türkler Düğünde
Teoride evlilik kolay olarak algılanabilir.İki insan birbirlerini
severler veya sevmezler orası bizi ilgilendirmez ,evlenmeye karar
verirler ve evlenirler.Ancak pratikte daha doğrusu bizim ülkemizde bu iş
göründüğü kadar kolay değildir.Evliliğe karar verildikten sonra
sırasıyla izlenmesi gereken basamaklar şu şekilde sıralanabilir: Kız
isteme faslı,yüzük takılması,nişan merasimi,kına gecesi,bekarlığa veda
partisi…Liste böyle uzayıp gider.Bu etaplar atlatıldıktan sonra gelinir
düğün yapma faslına.Sanmayın ki diğer aşamalar atlatıldı da hemen düğün
yapıyoruz.Öyle kolay iş yok, daha gelinlik-damatlık,şeker-davetiye,
düğün salonu-düğün sanatçısı şeklinde kombinasyonlarda seçimler
yapılacaktır. Saatlerce kıyafet provaları, mevsime göre düğünün kır
düğünü mü yoksa salon düğünü mü olacağına, şekerlere,davetiyelere karar
verme fasılları uzar da uzar. Davetli listesi bi türlü herkesin
beğeneceği biçimde hazırlanamaz. Eğer şanslıysanız ve bu etaplardan sağ
olarak çıkarsanız artık düğün yapabilirsiniz.Hayatınızda unutulamayacak
bir gece olarak yerini alacaktır elbet düğününüz ama sanmayın ki çok
eğleneceksiniz.Düğünlerde eğlenemeyen yegane kişilerdir gelin ve
damatlar.Bi kere en erken siz gelirsiniz salona ve takı takıp kaçma gibi
bi lüksünüz yoktur,düğün bitene kadar salonda bulunmak zorundasınız.Bi
köşeye oturup gelenin gidenin tebriklerini kabul edersiniz. İstemeye
istemeye de olsa işgüzar düğün şarkıcısı yüzünden ilk dansı mutlaka siz
yapmak zorundasınızdır. Ve bütün bunlar yetmezmiş gibi düğüne gelenler
de bu organizasyon zorlaştırmak için elinden geleni ardına koymaz.Siz
ilk dansı yaptıktan sonra oturur, karanlık bi salonda bangır bangır bi
müzik eşliğinde dans eden ve üstüne de bundan zevk alan bi grup atlar
piste,başlarlar halay çekmeye. Başlarda iyi gider düğün halayı,herkes
senkronizedir,iş ciddiye alınır ,kimse halayın ahengini bozacak bir
davranış yapmaya yeltenemez bile.Zamanla kopmalar yaşanır halayda;sona
3-4 kişi kalmıştır ve bu 3-4 kişilik grup alkolün de etkisiyle uzun bir
müddet daha halaya devam ederler ta ki eş dost,akraba tarafından yaka
paça yerlerine oturtuluncaya kadar.Gecenin ilerleyen saatlerinde alınan
promil adam boyunu geçmiştir, ve kopma anlarından birinde
gelinin/damadın amcası,dayısı,eniştesi atlar piste kafasında rakı
bardağıyla ve başlar göbek atmaya. Dikkat edin,sahneye fırlayan bu
ekibin elemanlar genellikle günlük hayatta birbirlerinden hiç de haz
etmeyen kişilerdir.Bu durum ilerde pek çok düğün kasetinin evin
babasının baskıları üzerine imha edilmesine yol açacaktır. En son olarak
benim “Şov Amca” dediğim yaşını başını almış kişi çıkar sahneye.
Yanlarına asla eş kabul etmez bu şov amcalar, halayı da tek çeker horonu
da tek teper.Zaman içinde anlattığım ekipler sahneden çıkıp inerken,
sahnenin müdavimler çocuklar asla inmemiştir pistten. “Kavga bizim
işimiz” sloganıyla yola çıkan, düğün başlar başlamaz organize bir
biçimde hareket eden çocuklar terör örgütü gibidirler.Pistin altını
üstüne getirirler,birbirlerine girerler,oradan oraya koşuştururlar.Ve
cüsselerinden beklenmeyecek desibelde bi ses düzeyine
ulaştıklarında,düğün şarkıcısı düğün sahipleri için kurtarıcı
niteliğinde olan şu anonsu yapar: “Lütfen çocuklarımızı pistten alalım”.
Bu uyarı yapıldıktan sonra ebeveynler çocukları zoraki bi şekilde
pistten alırlar,çocuklar için bi düğünün daha sonuna gelinmiştir.Sonra
düğün pastası gelir, düğün pastası diyince çok şey beklememek lazım
tabi.Bu pastalara güvenip de aç gitmeyin sakın düğünlere.Tamam 8
katlıdır falan ama tırtır yani,ve hiçbir zaman herkese yetecek kadar
pasta yapılamamıştır,mutlaka birileri yiyemez o
pastadan.Özellikle,pastadan bi dilim bile yiyemedim ne takı takcam be,
demesin diye takı törenleri pasta merasiminden önce yapılır. Aslında bu
durumda bi taşla iki kuş vurulur, yani hem pastadan yiyemeyen adamın
takı takmaması riski kaybolur hem de takıyı takık biz artık
kaçalım’cıların önün geçilmiş olunur.Zaten dikkat ettiyseniz bütün tırt
hadiseler takı töreninin öncesine sıkıştırılır ;çünkü takıyı takmadan
gidemezsiniz ve bu tırt hadiselere katlanmak zorunda kalırsınız.Takı
töreninden sonra ise düğünün selameti açısından misafirlerin belli bi
kısmını salonda tutmak gerekir.İşte bu nedenle bütün eğlenceli durumlar
takı töreninden sonra yaşanır.Düğün salonu türkücüsü en güzel oyun
havalarını takı töreninden sonra söyler mesela.Düğün salonunun ve
davetlilerin de meşrebine göre çalgı çengi veya dansöz durumları
olabilir.Ama yine de belli bi kesimi takı töreninden sonra tutamazsınız
salonda.Dikkat edin takı töreninden sonra hemen kaçanlar,kapalı zarf
verir genellikle.”Düğüncülük sektörü”yle ilgili bence asrın buluşudur
kapalı zarflar.Çünkü her zaman bi burma bilezik takamazsınız ve mutlaka
bi burma bilezik takan çıkar.Bu durumda ezilmemek için en iyisi kapalı
zarfları kullanmaktır.İsterseniz 5 YTL koyarsınız zarfa,isterseniz boş
verirsiniz ve çoğu kişi sizin o zarfa büyük bir miktarda para
koyduğunuzu ve bunla övünmek istemediğiniz için zarfa koyduğunuzu bile
düşünecektir.Tabi rezil olmamak için başka yolları deneyenler de çıkar.
“Gelinin amcasını oğlunun sevgilisinin kardeşinden bir çeyrek altın”
Sonra anlaşılıyor ki aslında altın değildir o takılan sadece altın
kaplamadır. Takılan sahte pırlanta yüzük yüzünden saç saça baş başa
girenler ve daha neler neler.Zordur düğün yapmak.Yukarıdaki şekilde
düğün yapanların %80’inin “Nasıl başlarsan öyle gidermiş” ayağına
boşandığı gözlenmiştir.O yüzden bırakın bu takıdır,gelinliktir,pastadır
ayaklarını, böyle yemekli,sade bi kır düğününde anlaşalım.Kır düğünü
candır,saygımız vardır!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder